7 Aralık 2010 Salı

ANAKSAGORAS



Anaksagoras, (Yunanca: Ἀναξαγόρας, M.Ö. 500-428), Klazomenai'lı olup, Sokrates öncesi düşünürlerden bir tanesidir. Ana madde ve ilk hareket ettirici neden öğretisi vardır.

Doğum yeri olarak bugün Urla yakınında bulunan eski adıyla Klazomenai şehri gösterilir. Bu şehrin soylu ailelerinden birine mensuptur. Bütün servetini, hayatını adadığı bilimsel araştırmalar uğruna tüketmiş olduğu rivayet edilir. İ.Ö. 468 yılında düşen bir gök taşını incelemiş ve onun kızgın bir taş kitlesi olduğu kanaatine varmıştır. Anaksagoras Atina'ya yerleşmek için gelen ilk düşünürdür. Böylece Atina felsefe dünyasına girmiştir. Burada iyi karşılanmış, dönemin en güçlü kişisi olan Perikles'in dostu olmuştur. Devrin başka bir önemli siması olan tragedya yazarı Evripides'le de dostluk kurmuştur. Gök cisimlerini incelemesi ve gök taşının düşmesi onu evrensel düzenle ilgili yeni kuramlar geliştirmeye itmiştir. Ay ve güneş tutulmaları, gök taşları, gök kuşağı ve Peloponnesos'dan daha büyük ve ışık saçan bir kütle olarak tanımladığı güneş ile ilgili bilgiler vermeye çalışmıştır. Gök cisimlerinin dünyayla aynı yapıda olduğunu ileri sürmüştür. Bununla birlikte bu kuramları halkın inançlarına ters düşmüştür. Zira o dönemde güneş Yunanlılar için bir tanrıdır ve onu bir taş olarak nitelendirmek büyük saygısızlıktır. Bu nedenle İ.Ö. 450'de Anaksagoras, Perikles'in siyasi karşıtları tarafından, yerleşik inanca karşı geldiği gerekçesiyle mahkemeye verilmiştir. Perikles sayesinde serbest bırakılmışsa da yine de Atina'dan ayrılıp İyonya'da bulunan Lampsakos'a (şimdiki Çanakkale-Lampsakos) gitmeye zorlanmıştır. İ.Ö.428'de orada ölmüştür. Ölümünden sonra Lampsakos agorasına heykelinin dikildiği ve de öğrencilerin onun ölüm yıldönümlerinde anma törenleri düzenledikleri söylenir.

VARLIK KURAMI

Varlığın temel köklerini tohum olarak adlandırmıştır. Ona göre doğada nitelik bakımından ne kadar çeşit varsa o kadar da tohum vardır. Duyularımızla algıladığımız nesnelerde tüm tohumların bulunduğunu ve bu nesnelerin kendilerinde ağır basan tohumun karakterini aldığını, onun adıyla anıldığını söyler. Kendi kendine hareket eden tohumlardan ayrı bir hareket ettirici neden bulunması gerektiğini düşünmüştür. Bu nedenin de Nous (ruh, akıl) olduğunu ileri sürmüştür. Nous tohumların birbirleriyle karışması ve birbirlerinden ayrılmasına neden olan hareket ettici kuvvettir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder